Ressam : Osman Hamdi Bey (1842-1910)
Resmin Adi : Kaplumbağa Terbiyecisi – İlk Versiyon (1906)
Nerede : Pera Müzesi, İstanbul, Türkiye
Boyutu : 222 cm x 122 cm
Osman Hamdi, Türkiye’nin bugün sahip olduğu kültür mirasına 150 yıl kadar önce önayak olmuş, tabir caizse “yüce” bir insandır. Hatta, onca yıl sonra bile, Osman Hamdi’nin yaptıklarının ilerisine gitmek daha yeni yeni mümkün olmaya başlamıştır. Osman Hamdi, hukuk okuyordu, babası daha iyi bir hukuk eğitimi alması için onu Paris’e gönderdi. 12 yıl kaldığı Paris’te, hukuk okuyup, aynı zamanda bir ressamın yanında çıkraklık yaptı. 25 yaşındayken, Paris’teki Dünya Sergisi’ne 3 resmi ile katıldı, ilk Türk ressamlardan biri olmuştu. Vatana döndüğünde yabancı işler müdürlüğü, saray protokol müdürlüğü gibi önemli devlet kademelerinde çalıştı. 33 yaşındayken Kadıköy’ün ilk belediye başkanı oldu. Tüm bu memuriyet zamanlarında resim yapmaya devam etti. Rus harbi sırasında memurluktan ayrıldı. 1881’de padişahın emriyle İmparatorluk Müzesi müdürü olarak devlet için tekrar çalışmaya başladı. 1883’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin kurdu, üniversite binasının tasarımına kadar ilgilendi ve öğrenime açtı. Aynı yıl, eserlerin yurtdışına kaçırılmasını engelleyen yasayı yürürlüğe koydu. Müze müdürlüğü sırasında, Türkiye’deki ilk arkeolojik kazıları başlattı, bu işe öyle gönül verdi ki, kardeşini, oğlunu bile arkeolojik kazılarda çalıştırdı, onlardan yardım aldı. Nemrut’tan, Lübnan’a, Alacahöyük’ten Rodos’a uzanan birçok kazılarda öyle çok şey ortaya çıkardı ki (İskender lahiti bunlardan biri), koca müze eserleri sergilemeye yetmez oldu. Bunun üzerine İstabul Arkeoloji Müzesi’ni inşa ettirdi. Diğer şehirlerde depo amaçlı kullandığı mekanlar, bugün o şehirlerde de müze kurulmasını sağlamıştır. Osman Hamdi, birinci kuşak ressamlardan biri olmasının yanısıra, aynı zamanda ilk müzeci ve ilk arkeolog ünvanlarını da almıştı. Bu yoğun çalışma temposu arasında, onun kaçamak yeri Eskihisar’daki eviydi, resimlerini burada yapmayı sürdürdü. Kaplumbağa Terbiyeci’si resmi, Osman Hamdi’nin Arkeoloji Müzesi’ni açmakla uğraştığı yıllarda yaptığı resimdir. Resmin 1906 ve 1907’de yapılmış 2 versiyonu var. İkincisinin farkı, 5 yerine 6 kaplumbağa olmasıdır. Siz yine de kaplumbağa saymakla uğraşmayın, daha kolay bir kopya: pencere önündeki testi sadece 2. versiyonda var. Osmanlı’da kaplumbağalar, üzerine mum koyularak geceleri ışık yayması için dolaşmaya bırakılırmış. Bu sebeple, kaplumbağalar sarayda görevli sayılırmış. Resimde, adamın sırtında görünen çanak, keşkül-ü fukara yani derviş çanağı olarak düşünülmekte. Elinde ise ney tutuyor ama çalmıyor. Adam kaplumbağaların başında, kaplumbağalar yemek derdinde. Tüm bu ipuçları doğrultusunda, resme fazlaca anlam yüklenmiş durumda. İnanılan yorum; Osman Hamdi, devlet için müdürlük yaparken, emrindekilerin çalışma şeklinden şikayetçi olmasıdır. Onları bir kaplumbağa kadar yavaş ve zor öğrenir tasvir etmiştir. Resimdeki adam aslında kendisidir. Sırtındaki çanak derviş göndermesidir, dervişin sabrı dolmuştur, artık onları eğitemeyeceğini anlamıştır, o yüzden uğraşmayı bırakırır, elinde ney tutup çalmaması bundandır. Bu resmi yaptığı zaman, son 8 yıldır Arkeoloji Müzesi’ni açmakla uğraşmaktan yorgundu, böyle bir gizli mesaj oldukça makul ve inanılası görünüyor. Yine de ben bu resmin, değerinin artması için bir hikayeye ihtiyaç duyduğunu düşünmüyorum. Resimdeki ışığa bakın, ne kadar muazzam, nasıl da içine çekiyor insanı. Resme, ilham veren 1869’da Tour de Monde isimli Fransızca dergide yayınlana bir gravür aslında. Osman Hamdi’nin aynı yıl babasına yazdığı bir mektup var, babasına gönderdiği mektupta, Tour de Monde dergisini okuduğunu söylüyor. Gravürü bu linkte görebilirsiniz http://goo.gl/9XheE . Bu ilk versiyon İktisat Bankası’na aitti, ancak TMSF’nin varlıklara el koyması ile devlete geçti.. 2004’teki açık arttırmada bu resim için Pera ve İstanbul Modern müzeleri arasında kıran kırana bir mücadele oldu ve Türk resim tarihindeki rekor rakam 5 milyon TL ile resim Pera Müzesi’nin oldu. 1907’de yapılan ikinci versiyon ise Belma Simavi özel koleksiyonunda. Bugün, ilk versiyonun yaklaşık 15 milyon, ikinci versiyonun ise 6 milyon değerinde olduğu düşünülüyor. Osman Hamdi’nin İngiltere ve ABD’de sergilenen resimleri de var. Osman Hamdi, sadece 68 yaşındayken İstanbul’da vefat etti. İnsan ister istemez, keşke bir 10-20 yıl daha yaşasaydı, kim bilir daha neler yapardı iye düşünmekten kendini alamıyor.